30 Mayıs 2010 Pazar
Geri Dönüşüm Projesi
Sponsorlarımızdan gerekli finansmanı çöp kutularımız için sağladık,çöp kutularını da satın alımını yaptık.Finallerimiz bitince okulumuza gidip çöp kutularını kağıt çöp kutularının yanına
koyucaz.
sevgiler
25 Mayıs 2010 Salı
24 Mayıs 2010 Pazartesi
Ustalar deklanşöre Hasankeyf için bastı !!!!
Arkadaşlar herkese merhaba;
sizlere tüm dönem boyunca anlatmaya bilgilendirmeye çalıştığımız gibi 'Dicle Vadisi’nde yer alan tarihi kent Hasankeyf’in, en azından 10 bin yıllık geçmişi ve küresel ölçekte nesli tehlike altındaki canlı türleri ile UNESCO’nun 10 dünya mirası kriterinden 9’unu karşılandığı belirttik ve 20 farklı kültürün izini barındıran Hasankeyf’in insanlığın sahip olduğu en eski kentlerden birisi olduğuna dikkat çekmeye çalıştık.Dönem boyunca,ilk başta stand açarak imza toplama kampanyamızı gerçekleştirdik,daha sonra Hasankeyf'in arkadaşımızın birebir giderek çektiği eşsiz resimlerle sergimizi açtık sonrasında da Doğa Derneği'nden gelen konuğumuz ile bilgilendirme amaçlı seminerimizi gerçekleştirdik,bizler bu projeyi hayata geçirirken çok keyif aldık bilgilendik ve bilgilendirdik=))Veee birçok kişinin Hasankeyf yok olmasın kampanyasına verdiği desteği görmüş olduk projemiz bitmiş olmasına rağmen sizlere bu gelişmeyi haber vermeden geçmek istemedik,dün gece(23.05) Okan Byülgen'in programından öğrendim, Hasankeyf'i bilir misin? başlıklı bir resim sergisi açmışlar,ayrıntıları aktarıyorum...
'Aralarında televizyoncu Okan Bayülgen'in de bulunduğu birçok fotoğraf sanatçısı, "Onların Objektifinden Hasankeyf" konulu proje için bir araya geldi.Fotoğrafçılar iki gün Hasankeyf'te kaldılar; insan, çocuk, yaşam ve doğa konulu pek çok fotoğraf çektiler.Farklı disiplinlere sahip Coşkun Aral, Mithat Bereket, Naz Köktentürk, Kutup Dalgakıran, Tahsin Aydoğmuş, Saygun Dura, Tamer Yılmaz, Okan Bayülgen ve Levent Yalınay gibi isimler yer alıyor grupta. Amaçları 15 bin yıllık geçmişiyle UNESCO’nun 10 Dünya Mirası kriterinden dokuzunu sağlayan dünyadaki tek yer olmasına karşın, Ilısu Barajı nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan Hasankeyf’e dikkat çekmek, Doğa Derneği’nin ‘Hasankeyf Yok Olmasın’ kampanyasına destek vermek.Ortaya çıkan serginin adı ‘Hasankeyf’i Bilir misin?’. Hepsi bir cevabı, bir yapboz parçasını alıyor Hasankeyf’ten. Ve tabii dönüş yolunda kendilerinden bir parça da bırakıyorlar. İşte bu parçalar 18 Mayıs’ta Kadir Has Üniversitesi, Rezan Has Müzesi’nde bir araya geliyor. 31 Ağustos’a kadar sürecek olan sergi, ‘Hasankeyf’in yok olmasını önlemek onu bilmekten geçer’ fikrinden yola çıkıyor.'
Arkadaşlar hepinize Kadir Has üniversitesinde ki bu sergiye gitmenizi tavsiye ediyoruz,çok heycanlanacaksınız buna eminiz=))Hekese final sınavlarında başarılar..
Hasankeyf ekibinden harkese saygılar....
23 Mayıs 2010 Pazar
Kısa dalga müzik atölyesi projesi tamamlandı, yaza devam! =)
---------------------------------------o------------------------------------------
KISA DALGA MÜZİK ATÖLYESİ
Atölyemiz, yaklaşık bir ay içerisinde organize
oldu ve Kısa Dalga Gençlik Merkezi ile beraber
hemen çalışmalara başladı. Yaklaşık iki buçuk
ay gibi bir süre içerisinde, on adet sınıf çalışması,
üç adet stüdyo çalışması ve bir adet konser
ile atölyemizi tamamladık ve yazın da devam
etme kararı aldık. Peki bu süre zarfında neler
mi yaptık?
*Şarkı çalıştık ve sonucunda konsere çıktık.
*İşleyeceğimiz konuları içeren bir kitapçık hazırladık.
*Ritim notaları, metronom gibi şeylerin önemine
değindik.
*Başlangıç seviyesi armoni konularına çalıştık.
*Enstürman egzersizleri ve kullanımı ile ilgili
sohbetlerimiz oldu.
*Stüdyolardaki ekipmanları tanıdık gördük ve
stüdyodaki çalışanlarla sohbet ettik.
*Yaptıklarımızı teoride değil pratikte uyguladık
ve atölyemizden bir grup çıkardık.
*Bu grup Mayfest 2010’da sahne aldı; bütün
olumsuzluklara rağmen.
*İletişim için telefon, mail, facebook, blogspot
gibi ağlardan faydalandık.
*Video kayıtları aldık ve bol bol fotoğraf çektik,
çektirdik.
Kısa Dalga ekibinden, Esin Demircioğlu ve Neslihan
Öztürk’ün katkılarıyla ilk dönem atölyemizi
bu şekilde tamamladık. Atölye katılımcılarımız
ve görüşleri benim için daha önemli olduğu için
birazda bunlara değinelim;
Lemi Karaca: Kendim müzikle ilgilendiğim halde
ilk defa stüdyo ortamında canlı enstürmanlarla
çalışma fırsatı buldum.Kendi yaptığım müzik
tarzı dışarısına çıkarak farklı tarzda bir müzik
çalışmasında bulundum.Mayfest için yoğun bir
çalışma içerisine girdik fakat beklediğimiz karşılığı
alamadık.Bir organizasyon ancak bu kadar
berbat olabilirdi.Bu atölye sayesinde kendi yapmak
istediğim müzik tarzını gerçekleştirebileceğimi
anladım ve bazı arkadaşlar ile bu konuda
çalışıyoruz.
Mehmet Ergenekon: Bu kadar kafa bi ortam
olacağını beklemiyordum. Normalde saatlerce
bakıp çözemediğim bir çok şeyi çözmeme
ve ilk sahne performansımı gerçekleştirmeme
yardımcı oldu bu atölye. İyi oldu, güzel oldu. :)
Devam etmesi dileği ile efendim..
Kerem Hekimoğlu: Böyle bir ortamda kendi yaşıtlarım
ve hocamızın desteği ile kendimi geliştirme
fırsatı verildi ve de bu benim için, iyi bir
alt yapı ve gelecek hazırladı. Hocama ve kısa
dalgaya teşekkür borçluyum.
Oğuzhan Topdağ: Müzik hayatımın en değerli
parçası olduğu için hoşuma gitmeyen birşey olmadı,
Mayfest rezaleti dışında. Atölye eğlenceliydi,
herkes aynı kafadaydı. Birbirimize çok ısındık,
zaten Kısa Dalga olarak tanışıyorduk, böyle
bir atölye olunca daha da birlik oldu. Bir karar
alınca hoşumuza gidecek kararı almaya çalışıyorduk.
Stüdyo muhabbetleri çok güzel geçti.
Eray Sayraç: Atölye; iyiydi, güzeldi, eğlenceliydi,
Mayfest; berbattı, iğrençti, can sıkıcıydı,
sinir bozucuydu. Bu atölyeden sonraki planlarımın
arasında ‘‘yeter Cem, metronomdan bıktım
ben’’ diye bir parça hazırlamak var ilgililere
duyurulur.
Onur Zengin: Bende Böyle bir ortamda bulunmaktan
çok mutlu oldum. Müzik üzerine bilgilerimizi
tazeledik ve yeniledik.Fakat bu kadar
güzel olayın üstüne Mayfest gibi kötü bir organizasyon
bu güzelliklerin üzerine kara bir örtü
serdi.Devamını bekliyoruz..
Sonuç olarak ben bu atölyeyi yapmaktan ve
böyle güzel insanlarla beraber çalışmaktan çok
keyif aldığımı belirtmek isterim. Umarım böyle
güzel işlerle uğraşan herkes bir gün iyi işler yapar
ve yaptıklarından her zaman memnun kalır.
Bizimde bu ufak işte bir gram katkımız olabildiyse
ne mutlu.
Cem ÇATIK
---------------------------------------o------------------------------------------
Çok yoğun telefon görüşmelerinin ardından, Mayfest organizasyonuna kabul edildik
ve bizlere Cuma günü (14 Mayıs), “Okul Grupları” kapsamında çalabileceğimizi
söylediler. Görüşmeler sonucunda, saat 11.00’de soundcheck için hazır olmamızı
istediler. Peki dedik ve ben iki grubumla beraber saat 10.30’da herkesi santralistanbul
kampüsünde hazır beklettim. Daha sonra bir takım sebeplerden dolayı soundcheck’lerin
aksadığını söylediler. Ona da peki dedik, böyle organizasyonlarda
normal bir durum ve saat 17.00’de sahne almamız gereken organizasyonda, saat
17.30’da soundcheck aldık. Saat 18.00 gibi soundcheck’ler bitti ve sahne için hazır
beklerken, organizatörler gelip sahne süreniz bitti, ya bir şarkı çalıp inin ya da gidin
gibisinden laflar ettiler. Bu süre zarfında organizasyon için muhattap olduğum
öğrenci birliği başkanı Tayfun Furkan Gülen’i aradım ve kendisinin So Cafe’de olduğunu
öğrendim. Gelmesini söyledim ama gelmedi. Organizatör kılığında dolanan
sevgili Subutay Yitgin beyefendiyi de hiç bir yerde göremedik. Aa bir de birşey
daha eksikti, şimdi aklıma geldi: SEYİRCİ!
Biletler çok ucuzdu halbuki niye kimse gelmedi anlamadım!
Üstelik o kadar soundchecklerini beklememize rağmen, yaklaşık 4 grupta sahneye
çıkmadı. Bu grupların arasında, Doa ve Dolapdere Big Gang’de bulunuyor. Sevgili
Bedük’ü de yaklaşık 70-80 kişinin izlediğini öğrendik. Ne organizasyon ama!
Bu arada hatırlatalım, bir çok devlet üniversitesinde, Bahar Şenlikleri ücretsiz yapılıyor
ve dışarıdan gelenlerden 10-15 TL gibi rakamlar talep ediliyor. Ama Bilgi
Üniversitesi’nde malesef Mayfest fiyatları 23TL’den başlayıp 120TL’ye kadar uzanan
bir fiyat aralığında ilerliyor. Üç güne birden okul öğrencisinin katılma bedeli
45TL, dışarıdan bir kişinin katılma bedeli ise 80TL.
Eskiden yapılan organizasyonlarda yer kirası var diye sesimizi çıkartmıyorduk.
Ama kendi kampüsümüzde kendi okulumuzda 45TL vermek ne kadar mantıklıydı?
Değildi tabii ki. Zira öyle oldu ve kimse izlemedi. Sonuç ne oldu, bir sürü sıkıntı,
boşa verilen sözler, gereksiz gerilen insanlar. Ama biz ne yaptık. İnsanlık yaptık ve
o sahneye çıktık her şeye rağmen. Çünkü yola şu şekilde çıktık, “Biz bu sahneye
çıkacağız!” ennihayetinde çıktık da. Bizle beraber bir okul grubu daha çaldı. Onları
da burdan selamlıyorum. Bizler gibi müzik için uğraşan insanların, bu tarz para için
uğraşan insanlarla muhattap olmaması için Bilgi Üniversitesi artık birşeyler yapsa
ne güzel olmaz mı?
Başta Subutay Yitgin olmak üzere “say2me” ajans yetkilileri ve başta Tayfun Furkan
Gülen olmak üzere bütün Bilgi Üniversitesi Öğrenci Birliği’ni protesto ediyoruz.
Ayrıca organizatörlerin bahanelerinde Bedük ismini sıklıkla kullandıklarını da belirtmek
isterim, kendisinin bundan haberi var mı yok mu bilemiyorum, umarım
haberi olur. Kendisi de mağdur olduğu için afişimizden resmini silmedik, umarız
bize kızmaz.
KISA DALGA MÜZİK ATÖLYESİ’NİN MAYFEST 2010’U PROTESTO YAZISIDIR!
kurumsal iletişim elemanlarından:
Onur Özmen, Subutay Yitgin,
Bilgi Mayfest 2010 kapsamında çalacak olan ve soundcheck için sekiz saat boyunca
beklettikleri grup üyelerine, "Buyrun, bir şarkılık zamanınız var." gibi gayriciddi çözümler
sunup, mağdur eden, yetmezmiş gibi, grup üyelerinin gösterilen bahaneler
karşısında tatmin olmaması üzerine,
"Yapımcıyım, sizi değerlendireceğim.", "Bir dahaki organizasyon Zeytinli Rock olacak,
orada istersen 5 saat sahne vereyim." gibi iş disiplini, iş ahlakı ve ciddiyetten
uzak ifadeler kullanarak katılımcıları mağdur etmişlerdir.
Yaşanan bu kötü durumu, Facebook üzerindeki okul gruplarıyla, öğrenci birlikleriyle
ve benzeri organizasyona ev sahipliği edecek yerlerle paylaşırsak, hakeden
insanların ve hakeden oluşumların organizasyon sahasında yer alabilmesine yardımcı
oluruz diye düşünmekteyim.
Ahmet Duvarcı
Bil202 fuarı ve Projemizin son aşaması Çim adamlar:)
Yetkili Kişilerle Görüşmeler
Geri dönüşüm projemizde, Santral Kampüsünde bulunan öğrenci ve çalışanları geri dönüşüm konusuna dikkat çekmek ve bilinçlendirmek amacıyla bir çok yetkili kişilerle görüşmemiz gerekiyordu. Uzun yazışmalar sonucunda alabildiğimiz randevular sayesinde ÇEVKO Vakfı ve Eyüb Belediyesi'nden yetkili kişilerle görüştük.
ÇEVKO Vakfı'ndan öğrendik ki her belediye kendi bölgesinden sorumluymuş ve Çevko Vakfının sorumlu olduğu bölgeler arasında Eyüb ilçesi yok bu yüzden kampüsümüzde bulunan geri dönüşüm atıklarından Eyüb Belediyesi sorumlu.
Sonraki hedefimiz ise Eyüb Belediyesi oldu. Tabii bunun için öncelikle okulumuzda ki Temizlik işleri idaresinden sorumlu kişilerden Santral Kampüsümüzde toplam 52 adet geri dönüşüm kutusu bulunduğunu ve günde 3 kez olmak üzere atıkların alındığını öğrendik.
Daha sonra ise Alibeyköy'de bulunan belediyenin atık düzenleme ve toplama tesisine giderek, bu konuda ayrıntılı bilgi aldık. Okulumuzda kağıt, cam, metal ve plastiği aynı kutuya atabiliyorsunuz. Daha sonra ise görevliler bunları ayrıştırıyor. Bu yüzden hem görevlilerin işini kolaylaştırmak hem de dikkat çekici olmaları için başka kutular istedik ve Bize 15 adet atık kutular(bu kutularda 4 ayrı bölme var) verebilceklerini fakat bunların alt tabanına beton zemin atılması gerektiğini bunun da okulumuz tarafından karşılanırsa verebileceklerini söylediler.
İzin alabilmek ve yönetimin böyle bir şeyi kabul edip etmeyeceğini öğrenmek için Sekreterlikten yetkili kişilerle görüştük. Belediyenin bize vereceği kutuların, Okulumuzun mimari yapısı ve çevre özellilkleri gereği uygun olmayacağını ve kendilerinin bu konuda girişimlerde bulunduğunu, bir öğrencinin tasarladığı geri dönüşüm kutusundan (sekreterlik binasında örnek olarak 1 adet var) 15 adet sipariş verildiğini ve 1 hafta içerisinde kampüsümüzde görebileceğimizi görüşmelerimiz sonucunda öğrendik. Sekreterlik binasında bulunan atık kutusu hem pratik hem de tasarım açısından daha dikkat çekici :)
Umuyoruz ki bu projenin, sadece belirli bir zaman diliminde değil de sürdürülebilir bir sosyal sorumluluk olarak devam etmesi...
20 Mayıs 2010 Perşembe
Teşekkür ...
Öncelikle büyüklerimize bize zamanlarını ayırdıkları için daha sonrada güzel anılarını , eski resimlerini paylaştıkları için çok teşekkür ediyoruz.Birbirinden güzel resimler çekmemize izin verdikler ve davetimizi kırmayıp sergimizi görmeye geldikleri için tekrar tekrar çok teşekkürr ederiz.Bizler için hem çok keyifli hemde özel bir gün lurken onlarada aynı hisleri yaşatabildiysek ne mutlu .Bunların yanında projenin tümgeç kalmışlıgına ragmen bizi destekleyen elinden geldiğince yardımcı olan ayşe hocamızada sonsuz teşekkürler.Ve en son olarak bu güzel günümüzde bizimle olan dostlarımıza da teşekkür etmeden geçmek istemedik.
HERKE SEVGİLER
19 mayıs buluşmasından izlenimler
19 Mayısta büyüklerimizle kendi aramızdaki kokteylimizi gerçekleştirdik.Okulumuzda sergimizle alakalı yaptığımız ufak hazırlıktan sonra büyüklerimizide alarak geri döndük.Sergimizin kısa turuyla beraber sohbet ettiğimiz anlardan sonra oturarak günün keyfini çıkarmaya devam ettik.Bizler için anlamlı ve çok keyifliydi.Ayşe hocamız ve dostlarımızla büyüklerimiz ilk defa tanıştılar.Hem bizim için hemde büyüklerimiz çok güzel bir gün olması bize mutluluk verdi.Günümüz sadece tatil olmaktan çıkıp bambaşka bir boyuta geçti , 19 mayısın sadece bir gençlik bayramı olmadığını herkes için anlam taşıdığı vurgusuyla , onlarla olmamızın bizim kadar büyüklerimiz içinde anlamlı olduğunu dile getirdiler.
Sevgilerrrrr
M&G
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Bahçeşehir hayvan barınağı
18 Mayıs 2010 Salı
12 Mayıs Hasankeyf Panelinden İnciler
Hasankeyf Fotoğraf Sergisi Aktarımı
Geride bırakmış olduğumuz Hasankeyf Yok Olmasın Projemizin bir ayağı olan Hasankeyf Fotoğraf sergisi, imza kampanyamızda olduğu gibi yine dillere dolandı.
Öğrenciler, öğretim üyeleri ve diğer okul çalışanları da dahil olmak üzere gerçekten çok güzel bir ilgi ile karşılaştık. Hergün sergi başında durmadığımız için gittiğimiz zamanlar da orada gördüğümüz yoğunluk ve insanların Hasankeyf ile ilgili konuşarak yanımızdan geçmesi bizim için en önemli konuydu.
19 tane fotoğraf ve Hasankeyf ile ilgili yazılan tüm bilgiler ve görsel malzemeler, sergiyi gezenlerin hepsi tarafından sırayla incelenmiş. Bunu orada bulunduğumuz süre zarfında hem biz gördük, hem de Hasankeyf projesini en az bizim kadar sahiplenen arkadaşlarımızdan duyduk.
Projemizin ikinci ayağı olan Fotoğraf Sergimiz bizleri ve sergiyi gezenleri mutlu ederek 14 mayıs 2010 cuma günü toplandı.
19 Mayısta Büyükler ve Gençler Buluşması
Bugün projemizin planı itibariyle ve söz verdimiz gibi standlarla birlikte sergimizin acılışınıda gerçekleştirdik. Hem proje fuarı hemde açılışın aynı anda olması büyüklerimiz için fazla karışık ve yorucu olucağından dolayı onları yarın (19.05.2010) getirmeye karar verdik. Bugün standların 14.00 itibariyle kapanmasından dolayı yarının hem daha sakın olucağı bir gün hemde bu karmaşadan uzakta serginin büyüklerimiz için daha keyifli olabieceğini düşündük ve yarın onlarla birlikte mini bir kokteyle karar verdik.Ayrıca yarın tarihin 19.05.2010 olmasıda ayrı bir anlamlı bizim için Gençlik ve Spor Bayramı olarak atfedilen bugünde büyüklerimizle birlikte olup bugünü kutlamak gerçekten anlamlı olacak düşüncesindeyiz. Sadece gençler için değil büyüklerimizide ilgilendiren bu önemli ve güzel günde birlikte olamaktan mutluluk duyucağız.Yarında devam eden sergimizi görmeye , büyüklerimiz ve gençler arasında yeni bir köprü inşaa etmeye herkesi bekliyoruz.
M&G
Dans dolu bir gün...
Geçtiğimiz hafta Carmen’le birlikte yine çok güzel bir dans atölyesi geçirdik. Tüm çocuklar tam saatinde geldi. Atölyemiz 16:00da başlayıp 18:00da sona erdi. Partizani müziği eşliğinde çocuklarla bol bol fotoğraf çekilip koreografimizi oluşturmaya devam ettik. Çocuklar dans gösterisi için oldukça heveslilerdi. Bu hafta Cuma günü son bir prova yapıp projemizi Cumartesi günü saat 15:00 civarı gerçekleşecek olan gösterimizle tamamlamayı planlıyoruz.
Bir kez daha atölye iptali
İki hafta önce oluşan birkaç aksilikten dolayı atölyemizi gerçekleştiremedik. Fakat çocukların motivasyonunu düşürmemek için Mavi Kalem Derneği’ne giderek hepsini teker teker evlerinden arayıp atölyenin olmayacağını onlara haber verdik.
Dans atölyesi
Üç hafta önceki atölyeyi dans eğitmenimiz Carmen’le gerçekleştirdik. O hafta ritim eğitmenimiz Burak yoktu. Çalışmamız yine her zamanki gibi saat 16:00da başladı ve 17:30da bitti. Keyifli ve katılımın olduğu bir çalışma oldu.
23 Nisan'da atölye iptali
23 Nisan haftasında gerçekleştirmeyi düşündüğümüz atölyemizi yapamadık. Dernekle iletişimimizde problem olduğu için çocukların dernek tarafından yat gezisine götürüldüklerinden son dakikada haberimiz oldu. Ondan sonraki hafta atölyemiz aynı şekilde devam edecekti.
16 Mayıs 2010 Pazar
Atölye Çalışması
Sergi Hazırlıklarına Devam :)
Projemiz kapsamında çalışmalarımıza devam ederken adım adım proje bitişine gelmekteyiz. Perşembe günü yaptığımız son toplantımızda aldığımız kararlar dogrultusunda 18.05.2010 tarihinde projeler haftasında açılışımızı yapmaya karar verdik.Pano yokluğunu dışardan şovale kiralayarak tamamlamaya karar verdik.Hem bir resim sergisine daha çok yakışıcağını hemde farklı bi şıklık olacağını düşündüğümüz şovalelerle resimlerimizi sergilemek istiyoruz.Tüm sorunları elimizden geldiğimizce çözdük.Resimlerin basımına girdik:) çalışmaya devam...
SEVGİLERRRR
M&G
Gönderen
Sergi Hazırlıklarına Devam :)
Projemiz kapsamında çalışmalarımıza devam ederken adım adım proje bitişine gelmekteyiz. Perşembe günü yaptığımız son toplantımızda aldığımız kararlar dogrultusunda 18.05.2010 tarihinde projeler haftasında açılışımızı yapmaya karar verdik.Pano yokluğunu dışardan şovale kiralayarak tamamlamaya karar verdik.Hem bir resim sergisine daha çok yakışıcağını hemde farklı bi şıklık olacağını düşündüğümüz şovalelerle resimlerimizi sergilemek istiyoruz.Tüm sorunları elimizden geldiğimizce çözdük.Resimlerin basımına girdik:) çalışmaya devam...
SEVGİLERRRR
M&G
Tiyatro Oyuncularının Huzurevi hakkında ki Görüşleri
Güldürmek kolay iş. Kimi zaman ‘gık’ dese bile karşısındakini güldürebilir insan. Kimi zaman susmak bile kafi. Takılıp düşmene de gülebilirler yada öyle bir ağlarsın ki, yine güldürürsün. Peki bu gülücüklerin ne kadarı kalbe giden kapıları da aralar? Ne kadarı sadece yüzde bir tebessüme sıkışıp kalmayıp insanın kalbine de işler? Ne kadarı gülen ve güldüren arasında tarifi mümkün olmayan ve bir o kadar unutulmaz bir bağ kurar? Sanırım işin içine sevgini, hoşgörünü de kattığın zaman sebep olduğun tüm gülücüklerin sıcaklığı döner ve aynen seni de içine alır.
Bir ay gibi kısa bir sürede yoğun çalışmak kaydı ile, hem eğlendiğimiz hem de sayesinde eğlendirmeyi hedeflediğimiz bir oyun oldu “Hayat Gülünce Güzel”. Grup olarak ziyaretini ettiğimiz Yakacık Akseki Abdullah Nerime Turan Huzurevi için de dönemin başından beri zaten bir oyun hazırlamayı düşünüyorduk. Lakin bu proje bir süre rafa kaldırılmış, hayata geçirilmeyi bekliyordu ki, Mustafa arkadaşımızın da Etiler Emekli Sandığı Bakımevi için oynamak üzere bir oyun hazırlamamız yönündeki isteğiyle beklediğimiz startı almış olduk. Harekete geçmenin zamanı gelmişti, iki projeyi tek bir oyunda toplamak için artık bir tarihimiz de vardı: 14 Mayıs. Böyle şeyler ertelemeye gelmezdi ne de olsa.
Oyunumuz komedi türünde olacaktı. Sakinleri bir anlığına da olsa, sıkıntılarından uzaklaştırıp güldürebilmekti amacımız. Bir tebessüme bile vesile olmak kendimizi mutlu saymamıza yetecekti. Çalışmalarımızda seyirci kitlemizi oluşturan sakinlerin yaşlarını baz alırsak aradaki kuşak farkından ötürü güldürü unsurlarının nitelikleri konusunda daha çok kafa yorduk. Sonuçta bizim şu an komik bulduğumuz bir şey, onlar için hiçbir anlam taşımamak bir yana belki de kimisi için yozlaşmış, gereksiz görünen bir konu olarak bile değerlendirilebilirdi. Tüm bunlar için skeçlere daha çok titizlikle yaklaştık. Oynarken, onları izlemekten rahatsızlık duyacakları şeylerden ve incitmekten kaçınmalıydık. Eskilerin popüler şarkılarını da seslendirmenin hoşlarına gideceğini düşündük. Nitekim öyle de oldu, gençlik dönemlerinin şarkılarını duyunca çok geçmeden onlar da bize eşlik eder oldular.
Bugün, oyunumuz yer yer yaşanan aksamalara, teknik birkaç eksiğimize rağmen çok beğenilmişti. Elbette amatör ruhumuzu yansıtan şeylerdi bunlar fakat daha iyisini yapabilirdik. Demek istediğim tüm bunlara rağmen sakinlerin gönlünü kazanmak hiç de zor olmamıştı. Kusurlarımızdan çok emeğimize işleyen sevgi ve iyi niyetimizi görüyorlardı onlar. Oyun sonunda gelip tebrik etmeleri, mutluluk ve sevinçlerini, beğenilerini dile getirmeleri içimizi tatlı ve tarifi mümkün olmayan bir hisle doldurmuştu. Oyun ve sonrasında beraber çay içtiğimiz zamanlar da dahil olmak üzere beraber geçirdiğimiz o kısacık vakitte aldığımız tepkiler onlar için yaptığımız bu şeyde amacımıza ulaştığımızın en güzel göstergesiydi.
Kendimizi teatral anlamda geliştirmemize yarayacak eleştiri ve yorumlar da almıştık. Kimi teyzeler hayatları boyunca birçok oyun görmüş olmalarına rağmen izledikleri en güzel oyunun bizimki olduğunu söylerken; kimileri de hatalı olduğumuz noktaları bizle paylaşıyor, eksiklerimizi düzeltmemiz konusunda önerilerde bulunuyordu. Hatta oyun sonunda soyunma odasına giderken karşılaştığımız bir teyzem, Bursa’ya devlet tiyatrosunu getiren bir teyzeymiş, yaptığımız işte çok başarılı olduğumuzu söyledikten sonra bazı sahnelerde oyunu çok uzattığımızdan söz etti. Gereksiz uzayan yerlerin biz de farkındaydık, ki bunlardan bir tanesinde, hatta oyun esnasında bir uyarı da aldık. Sahnede oynarken, sakinlerden bir teyzem “ Uzattılar!” şeklinde seslendi. Bizim için alışılmadık bir durumdu fakat haksız bir tepki olduğu söylenemezdi.
Oyun sonunda fotoğraf da çekildik. Emekli öğretmen olan teyzelerden biri de bizi etrafına toplayıp Atatürk ve Türklük’ten bahseden şiirini okumak istedi. Başlamadan önce mikrofon istedi fakat mikrofonu getirmesi beklenen kişinin, mikrofonun çalışmadığını ve bu seferliğine mikrofonsuz okuması gerektiğini söylemesi üzerine hiç de gocunmadı. Görülen oydu ki, teyzem bu çeşit şiir okumalara alışkındı. İlk dinleyenler bizler değildik. Büyük bir inançla bağlıydı bu işe anlaşılan. Ayrıca bana kalırsa mikrofona da hiç ihtiyacı yoktu. Teyzemin sesi tüm yüksekliğiyle yankılanıyor, iniş çıkışları, itinayla yaptığı vurgu ve tonlamalarıyla kendi hissettiklerini bize de aksediyordu. Okuduklarını sanki kendisi yazmış gibiydi, etkilenmemek mümkün değildi. Kulak kesilmiş, büyük bir hayranlıkla dinlemiştik kendisini. Şiiri takiben salonda yankılanan alkış seslerinin ardından öğütte bulunmayı da ihmal etmedi. Bize duyduğu samimiyeti geleceğimize yönelik iyi niyetleriyle dile getirirken; bu vatana, millete faydalı ve Atatürk’e layık bireyler olmamız yönündeki dilekleriyle noktaladı konuşmasını.
Sakinlerin ısrarları ve Mustafa arkadaşımız başta olmak üzere bu organizasyonda aracı olan diğer yetkili arkadaşların da isteği üzerine kılık kıyafetimizi değiştirdikten sonra hep beraber çay masasına oturduk. Masaya konulan ikramlardan hepimizin istifade edebilmesi adına büyük çaba gösteren teyzeler adeta bir nine edasıyla, ilgilerini esirgemediler bizden. Çayımız daha bitmeden ikinci bir çay için sesleniyorlar, henüz yemediğimiz hamurişlerini göstererek tatlarına bakmamız konusunda bizden ricada bulunuyorlardı. Masadaki bisküvili pastayı da teyzelerden biri yapmıştı. Eline sağlık teyzemin, pek lezzetli olmuştu. Emeğine sağlık herkesin her şey pek güzel olmuştu.
Ayrılma vakti gelince müsadelerini istedik sakinlerin. Tekrar görüşebilmek dileğiyle vedalaşarak eşyalarımızı topladıktan sonra kapıya yöneldik. Bahçedeki sakinlerden Turgut amca, huzurevine geldiğimiz zaman da olduğu gibi, sağolsun, muhabbetini esirgememişti bizden. Neşesi, güler yüzü ve anlattıklarıyla başlı başına yer etti hafızalarımızda zaten. Bu defa giderayak yaptığımız muhabbet sırasında bir iki de şarkı söyledi. Görülen oydu ki bizi bırakmaya hiç niyeti yoktu. Mustafa’nın gelip duruma el atmasıyla veda etme zamanının geldiğini anlamıştı. Etiler’deki sakinlerin Yakacık’ta ziyaretini yaptığımız huzurevi sakinlerine göre her anlamda daha sağlıklı olduklarını görmek bizi sevindirmişti. Ne yalan söyleyeyim, oraya gittiğimde böyle bir manzarayla karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdik. Bizimki güzel bir yanılgı oldu.
Yaptığımız şeyin meyvelerini böylece ziyadesiyle toplamıştık. Seyirciyle buluşmanın heyecanı tartışılmazdı fakat bu seyircilerin çoğunlukla sakinlerden oluşması aldığımız tepkiler bakımından, bizim için ayrı bir önem taşır oldu. Bu nedenle de şimdi, başlangıçta sadece iki huzurevi için oynamayı planladığımız bu oyunu inşallah mümkün olduğu kadar çok huzurevine oynarız. Sakinlerle ve diğer arkadaşlarla birlikte çok güzel vakit geçirdik. İnşallah en kısa zamanda tekrar görüşür, kim bilir belki başka zamana yeni oyunlarla da birlikte oluruz. Çok güzel vakit geçirdik. Her şey için herkese çok teşekkürler. Biz oynarken eğlendik. İzleyenleri de az da olsa güldürebildiysek ne mutlu bize.
Tiyatro Sakinleri (Elif Uzer, Emre Ünal, Sabriye Çağlar, Sevilay Alhan, Taylan Yılmaz, Tuğba Muştu)
14 Mayıs 2010 Cuma
Mektubumuz var !!
Ben üniversite okuyamamıştım ama bu yaşta, güler yüzlü sevecen öğrencilerle aynı havayı soluyordum ne büyük mutluluktu. Bize yaşattığınız o güzel gün ve yakın ilginiz için binlerce defa teşekkür ediyor, sizleri çok seviyoruz. Başarı ve mutluluklar hep sizin olsun.
Sevim ELMACIOĞLU
Ben ATATÜRK nenesi olarak bugunkü geziden yaşama gücü alarak, mutlu yarınların sevincini yaşadım. Bu gençleri yetiştiren, bu güzel üniversiteyi yönetenler, yönetilenler adına sonsuz sevgi ve saygılar sunar. Tüm eğitim kurumlarınIN VATAN a hayırlı olmasını diler Sevgiyle kucaklarım.
Zuhal Nenin SAVAŞ
13 Mayıs 2010 Perşembe
bir gençlik hikayesiiii
Herkese Merhaba,
Gençlerin cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında bilinçlendirilmesini hedef alan BİR GENÇLİK HİKAYESİ projemiz tüm hızıyla devam ediyor. Okuldan izinler alındı, tüm kampüslere afişlerimiz asılmış durumda; bir hafta süresince asılı kalacak.
ayrıca 14 15 Mayıs cuma cumartesi Bilgi MAYFEST'te stant açıyor olacağız. Stantta Projenin ve bir gençlik hikayesinin tanıtımını ve bilgilendirmelerini yapacağımız gibi aynı zamanda festival katılımcılarıyla çeşitli uygulamalar ve etkinlikler de yapacağız.
2 gün boyunca 12.00'den 17.00'ye kadar açık olacak olan stantımıza herkesi bekleriz:)
aynı zamanda tanıtımını yaptığımız proje hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler;
http://www.birgenclikhikayesi.com/ adresini tıklayabilirler..
şimdilik bu kadar efenim,
görüşmek üzere..
Bir Gençlik Hikayesi Proje Ekibi
Tuğçe, Erkan, Özge, Onur